Hukukta daha çok kullanılan bu iki kelimeyi bizim meslekteki şeklini katarak konuşalım istedim.
Esas ;kalemi vermek olsun(eylem ) , usül ise yavaşça , atarak , fırlatarak vb (şekil ) olsun .
ESAS =Eylem
USUL=Eylemin şekli gibi..
Normalde hukuki sorumluluğumuz ESAS yönündedir arkadaşlar , yani uygun tanı , uygun tedavi yapılıp yapılmadığına evrak üzerinden bakılır.
USUL ise teorik olarak dersi tıp fakültelerinde verilmeyen (ders olarak anlatılmayan), ancak usta -çırak ilişkisi ile internlik zamanı daha çok olması gereken poliklinikler de yanında çalıştığınız hocanızdan , kıdemlinizden öğrenilecek bir durumdur .Hasta nasıl karşılanır , hekim olarak kıdemlinizin -hocanızın duruşu , giyimi, anlatıp tarzı vb buradan görerek, taklit ederek öğrenilir veya hocanız bunu teorik olarak da anlatabilir.(şu hastada şöyle konuşmak lazım , örn: hastada kanser tanısı koydunuz şu şekli ile yaklaşmalı, şöyle söylemeli, şunları demeli , şunları denemeli gibi )
Bizim hekimler olarak malpraktis davalarında davanın içeriğine genellikle %70 ESAS kısmından (yanlış ilaç yapıldı kanısı ) %30 (bazen tersi oranda) USUL (yüzüme bakmadı, muayene esnasında ilgilenmedi, yeterince muayene etmedi , telefonla oynuyordu , bacak bacak üstüne atıyordu , hastanın yanına gelmedi bizi ayağına çağırdı, oturduğu yerden muayene etti, incik boncuk olabileceği gibi hasta olduğunuzda size yapıldığında sizi de geren , hoşnutsuz bırakabilecek durumlar yaklaşımlar vb(bunun hekim farkında olmayabilir bu arada !) , neye takıldı ise artık )kısmına takıldığından hasta veya hasta yakını aktive olur , süreci başlatabilir..sabimden -dava sürecine kadar aralığı geniş şekilde …
ÖZETLE POST un ANAFİKRİ ve ÖNERİLERİ
1-Tıbbi pratikte mutlaka verdiğimiz hizmetin ESAS kısmını bileceğiz(hangi hastalığa nasıl tanı konuşur , ne verilir gibi) , kendimizi USUL kısmında da geliştirmeye çalışmalıyız.(hasta nasıl karşılanır, giyim kuşama, özbakıma dikkat etmek söylediğiniz cümlelerin etkisini arttırır, uyumu kolaylaştırır gibi..Verdiğimiz ilaç çoğu zaman aynıdır , ancak bazı hekimlere talep fazla olur (aynı ilacı verse de ) , burada önemli nokta İLETİŞİM ve USULÜ hasta kısmında daha hoşa giden hekim tercihi olmasıdır.
2- Ben ESAS a bakarım USUL le uğraşmam , uğraşamam diyen tarafta iseniz meslekten tatmin olmanız zorlaşır , tükenmişliğe doğru yol alabilirsiniz.Çünkü apandisit ameliyatı yapmanızın ilk yaptığınızdaki verdiği heyecan ve Haz 1000.ciyi yaptığınızdaki arasında ki fark haz ve mutluluk açısından azalmaya meyil edecektir psikolojik olarak , artık çünkü işler rutine binecektir.Burada sizi mutlu edecek olan hasta ile iletişiminiz, geri bildirileri olacaktır .
3-Malpraktis ve komplikasyon yaptığımız işin YOĞUNLUĞU ve ZORLUĞU nedeni ile olasılığı yüksek durumlardır .Burada hasta ile olan USUL de yaptığınız küçük katkılar (yaklaşım , karşılama , bilgilendirme =total olarak İlgilenildiğini düşündürme ve tatmin etme ) durumlar istenmeyen noktaya gitse de dava edilme oranınızı düşürecektir.(yurtdışında bununla ilgili çalışma var !)
4-“Amaan bu kadar iş yoğunluğunda bir de karşı tarafın tatmini ile mi uğraşacağım , zaten canım burnumda vb” gibi düşünen meslektaşım var ise ki olasıdır , pratisyen hekim ise mutlaka hasta görmeyen branşlar için çalışmalı , işimizin şuan ki ve ileride olan yoğunluğu benzer olacak kanaatindeyim.Kendine de eziyet etmemeli , geçenlerde bir başka postta (istifa eden bir meslektaşımızın ) altında yorumlar okudum …preklinik yaz şekli ile ki bence çok mantıklı ama halk dili ile bir söz var “Sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa diye ” …modifiye edelim “sen preklinik yaz ben preklinik yazayım da bu hastaya kim bakacak 😊“..Klinik dalda çalışan veya isteyen arkadaşlara kolaylıklar , tükenmişlik sendromundan uzak meslekten tat alabileceği ,kendine uygun bir branş kazanmasını, mutlu bir meslek hayatı olmasını dilerim .İyi çalışmalar