Acil Servis

#00419#Preseptal Selülit


Preseptal sellülit

*Preseptal sellülit orbital septumun önünde, çeşitli presdispozan faktörler sonucunda göz kapağı ve periorbital bölgenin yüzeyel ve yumuşak dokusunu tutan, çocukluk çağında erişkin döneme göre daha sık görülen ve iyi prognoz gösteren bir enfeksiyondur.

-Orbitayı ön ve arka göz boşluğu olarak ikiye ayıran orbital septum, preseptal alandan orbital alana enfeksiyon ve tümöral yayılımı engelleyen bir bariyer görevini görmektedir.

*Çocukluk yaş grubunda erken tanı alamayan ve tedavi edilemeyen preseptal bölge enfeksiyonları orbital septumu geçip orbitaya yayılarak intrakranyal komplikasyonlara yol açabilir.

1970 yılında orbital komplikasyonlar, Chandler tarafından

preseptal sellülit (evre 1),

orbital sellülit (evre 2),

subperiostal apse (evre 3),

orbital apse (evre 4) ve

kavernöz sinüs trombozu (evre 5) olarak sınıflandırılmıştır

ve hala geçerliliğini korumaktadır.

*Preseptal sellülitte göz küresi olaya dahil olmaz, göz hareketlerinde ağrı, görme kaybı görülmez ve göz içi basınç bu durumdan etkilenmez.

* Göz kapağı ve çevresinde ödem, hiperemi, ağrı kliniği ile kendini gösterir.

*Antibiyoterapi ile kolaylıkla gerileyebilse de geç tanı almak, hastalığı ileri safhalara taşıyarak göz küresini ve görme yetisini de içine alan çok ciddi sonuçlar doğurabilir.

Orbital sellülit

*Orbital sellülit, orbital septumun bariyer görevini göremediği, preseptal sellülitin aksine göz küresini ve çevre dokuları (göz kasları, yağ doku vb.) tutan ve göz hareketlerinde ağrı ile seyreden bir durumdur.

-Aynı şekilde çocukluk çağında erişkin döneme göre daha sık görülür.

YAKLAŞIM:

-Preseptal sellülit, tanı konmada gecikildiği veya tedaviye başlanamadığı durumlarda hızla ilerleyebilen ve komplikasyonlarla seyreden bir durumdur .

– Çocukluk çağında preseptal sellülit, orbital sellülite oranla daha sık görülmektedir ve tedavileri ve prognozları farklı olduğu için ayrımlarını mutlaka yapmak gerekmektedir.

– Liu ve ark.’nın yaptığı çalışmada preseptal sellülitin orbital sellülite kıyasla %71.3 oranında daha sık görüldüğü bulunmuştur. Demir Öcal S. ve ark.’nın yaptığı çalışmada da preseptal sellülit (%81), orbital sellülite (%19) oranla daha fazla bulunmuştur.

**Predispozan faktörler arasında akut sinüzit yaygın olarak görülmektedir. Diğer predispozan faktörler arasında dental abse, böcek ısırığı, suçiçeği ve travma gösterilmiştir

– Çocukluk çağında sık görülen suçiçeği, deri bütünlüğünü bozması sebebiyle preseptal sellülit için bir predispozan faktördür.Öcal Demir ve ark.’nın yaptığı çalışmada preseptal sellülit görülme yaşı ortalama 5.43 yıl, Berk ve ark.’nınkinde 4.29 yıldır.

**Akut faz reaktanlarından CRP, Liu ve ark.’nın çalışmasında preseptal sellülitten daha çok orbital sellülit için bir belirteç olarak kabul edilmiştir. Çağan ve ark. ise 21 hastayla yaptıkları çalışmada CRP’yi preseptal ve orbital sellülit için bir belirteç olarak düşünmemiştir.

** Alınan kan kültürlerinde çoğunlukla üremenin olmadığı yapılan çalışmalarda gösterilmiştir.

** Preseptal sellülit tanısını desteklemek için kemik dansitesini daha iyi göstermesi nedeniyle genel olarak BT’ye başvurulmaktadır.

**Yapılan çalışmalarda hasta toksik görünümde olmadıkça, göz hareketlerinde ağrı, proptozis vb. gibi orbita tutulumunu gösteren klinikle karşılaşılmadıkça tanıyı doğrulamak için BT çekilmesi önerilmemektedir.

** Preseptal sellülitin etkin tedavisi uygulanamadığı takdirde orbitaya yayılımı çok hızlı olmaktadır.

**Hafif enfeksiyonların oral antibiyotikle ayaktan tedavi edilebileceği düşünülürken diğer durumların parenteral antibiyotikle hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi önerilmektedir.

** Demir Öcal S. ve ark.’nın yaptığı bir çalışmada ampisilin-sulbaktam ve ampisilin-sulbaktam ile birlikte seftriakson kombinasyon tedavileri en çok tercih edilen yöntem olarak belirtilmiştir, hastalar herhangi bir komplikasyon gözlenmeden tedavilerini tamamlamışlardır.

–Berk AT. ve ark.’nın yaptığı çalışmada da, klinik bulguları ağır olmayan preseptal sellülitli hastalara ampisilin-sulbaktam başlanmış, diğerlerine seftriakson tek başına ya da metronidazol ile kombinasyon şeklinde verilmiş ve tedavi başarısızlığı gözlenmemiştir.

– Bazı çalışmalarda görme kaybı, göz içi basınç artışı, oftalmopleji, menenjit gibi komplikasyonlar olabileceği bildirilmiştir .

KAYNAK : TIKLAYINIZ

Burak Ölmez

Büyük Türk hakanı Atilla; "Atımın nalındaki bir çivi düşseydi, bu büyük ülke olmazdı!" demiş. "Ama nasıl olur?" demişler. "Bir çivi bir ülkeyi nasıl kurtarır?" Atilla cevap vermiş; "Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu da koca bir ülkeyi kurtarır" (teşbihte hata olmasın) bir "tüyo" bazen bir "hayat"kurtarabilir felsefesinde bir insan,bir hekim..
Başa dön tuşu