Dr.M.Burak ÖLMEZ

#00294#Memleketimin İnsanı

MEMLEKETİMİN İNSANI;
 
Son bir haftadır ,medya ve gündem bir olay üzerinden dönüyor bildiğiniz üzere .Olaya bu grupta girmeyeceğim(farklı gruplarda konuşuyoruz) hekim arkadaşımız her yönü ile uygulama da doğru ve uygun yaklaşmıştır özetle görüşümü belirteyim ,hekim arkadaşımız her yönü ile doğru davranmıştır(lamı cimi yok derler ya aynen öyle,olayı başka yere çekmek en basitinden vicdansızlıktır medya vs için söylüyorum) istenmeyen bir durum yaşanmıştır,dedeye de Allah’tan rahmet diliyoruz.(Bu arada malpraktis vb durumlar açısından bir grubumuz daha var ilgilileri bekleriz “Medikolegal Savunma face grubu “https://www.facebook.com/groups/467907413620933/)
 
Bu olay sonrası günlük yaşamda bizlerde hasta gördüğümüzden; dün yaşlı bir teyze üzerinden hasta yakınları ile konuşunca ALMANCI diye tabir edilen bir teyze ile diyaloğumda
BEN; ” bizim yaşlılarımız yaş 70 i geçince evden çıkmaz,kendilerini hemen koyuveriyorlar ,elin “gavuru ” dersin(halk dili ile öyle anlaşıyoruz) 70-80 ninde Dünya yı dolaşıyor” diyince;
ALMANCI TEYZE; hocam Almanya ‘da 80-90 yaşında dedeler ütülü kıyafetleri ile bisiklete -alışverişe kendileri gidiyorlar diyerek bu fikrime katıldı.
 
Bugün “bizim insanımız biraz farklı mı?” diye düşündüm (ki farklı diye düşünüyorum) Avrupa veya diğer ülkelerdeki insanlara göre.Bildiğiniz üzere insan mental zeka (IQ),duygusal zeka(EQ) olarak 2 ana tarafı olan bir varlık.Bizle Avrupa insanı arasında bazı farklar var.(algılamayı da değiştiriyor bence)Örneğin olaylara yaklaşım da bizler hemen kedere bağlar iken diğer bazı ülkelerde bu krizi nasıl aşarım modu hakim oluyor.Duygusal milletiz sonuçta..:)Birkaç gözlemim ve nacizane yeni başlayan hekim arkadaşlara önerim(sizlerde yorum kısmına ekleyebilirsiniz)
 
1-Bizim insanımızın (yaşla da artarak) duygusal olmaya daha meyilli olduğunu görüyoruz.Yani aileden birisi veya kendisi hasta olduğu zaman tabiri caizse duygusal açıdan da zihinsel açıdan da çok hassaslaşıyorlar.(Duygusal açıdan hassaslaştığından ufacık şeylere büyük tepkiler vermeye meyilli oluyorlar,genellikle ORTA YAŞ bireyler çocukları veya anne babaları hastalağında görüyoruz bu durumu)
duygu>mantık üzerine geçince mantığa yönelik açıklamalara da dirençli oluyorlar malesef.Bu grupla ilgili geçmişte de bir kaç paylaşım yapmıştım(bayramlarda yaşlıları ziyarete gelen oğullar kızlar acile gelirler misali,bu durum onlara örnek okumayanlar için https://www.facebook.com/groups/828810300603787/permalink/1024058987745583/ )Bu gibi durumları önceden düşünme ve ona göre yaklaşım stratejisi belirleme çok önemli
 
2-Birde yalnız yaşayan grup dede-nine grubu,bu grup avrupadan farklı olarak sizlerde görüyorsunuz etrafınızda çalışma koşullarından veya vücut sağlığına dikkat edememekten(multifaktöryel diyelim) genellikle teyzeler evden çıkmaz (osteoartrite bağlı yürüme güçlüklerinden) kendilerini eve hapsederler.kendileri ile ilgili olmak üzere çoğu işlem evin reisi konumundaki dedelere kalmıştır.Dedeler evin ihtiyacı karşılar ,ilacını yazdırmaya ! gelir vs.Bu durum da bizim topluma özgü bir durumdur.düğüne derneğe gidebilen ,kendi işleri için niyeyse evden çıkmak istemeyebilir.Bir de olmaz derseniz, geri eve döndüğünde eşine karşı ” bir işi halledemedin modunda kalmak istemezler,gururludurlar.Malesef de çok dirençlidirler yine duygusal davrandıklarından..Bu durumu çevirmemiz de biraz zor bildiğiniz üzere,ama ikna kısmına biraz ağırlık vermede fayda var ,hele de yaşı çok ileri olanlarda..Ama inop dediğimiz vaka ise yapacak bir şey yok,bağırıyor çağırıyor diye olmayacak duaya amin denmemeli..bizim toplum insan yapımız bu şekilde.dikkat etmeli..
 
3-Yine önceki bir yazımda bahsetmiştim ,bir grup daha var.Eşi ile beraber gelen genç-orta-yaşlı hastalar.Yukarıdaki durumlara ek ; birbirlerini manipule edebilirler veya ortamdaki söyleniş biçiminden eşler alınganlaşabilir. “Osman müdahale et bak nediyor ?” diyebilir(sözel veya vucut dili ile) veya ortamda müdahale etme gereksinimi duyabilir eşlerden birisi..bu duruma mahal vermemek sakinliği korumak olmayacak durumlar talep ediliyor ise lafı biraz uzatmak gerekiyor belki ama akıllarına yatırmak gerekiyor..Kestirip atma bu grup için malesef olayı agreve edebilir.Herkese aynı ilaç olmaz özetle..Bununla ilgili yazı yazmıştım göz atabilirsiniz(https://www.facebook.com/groups/828810300603787/permalink/892606277557522/)
 
4-Bir de tek başına muayeneye gelen yaşlı hastalar önemli,bu hastalar muayene odasına genellikle çocuk-gelin vb ile girerler.Çünkü eğitim seviyesi veyahut yaşlılığa bağlı(duyma problemi) veya yine başkasının bakımına bağımlı olduklarından genç yaşta normaldir.Söylediğiniz önerileri,ilaç kullanımlarını yanındakilere anlatırsınız ve onlar “anladı ise ” önerilerle taburcu edersiniz.Bu gelin-kız-kaynana ikililerinin bir de muayene ortamında bulunmayan bir 3.şahıs vardır dışarıda bekleyen ve “ulaşımı sağlamakla görevli” damat-kayınbaba vs olabilir.Bunlar görünmeyen “hasta yakınlarıdır” hastaya bir şekilde hiddetli-şiddetli veya alınacağı şekilde söylediğiniz durum sonrası (ilaç kullanımı ,usulsüz istek vs olası durumlar) gözüyaşlı veya suratı asık çıkarlarsa ” ne oldu anne? ” moduna girerek birden karşınıza gelebilirler..O yüzden buraya da dikkat çekelim
 
5-Bir başka grup dede-torun hasta grubudur.Yİne duygusal davranmaya meyilli bir başka grup,(hep bu dedeler -nineler başımızın tacı-kırılgan yaşlı veya hasta diye bir terim bu yüzden var )Bu hasta grubunda hasta ile ilgili-hastalık ile ilgili verdiğiniz bilgilerin yanında -vucut diliniz de çok önemli (sizin sözsüz davranışlarınızdan anlam çıkarmaya meyillidirler) o yüzden mümkün olduğunca hasta yakını -refakatçi olarak kalmamalılar,bu gibi durumlarda anne-babanın kalması daha uygun olabilir.Bu konu ile ilgili bir yazı daha paylaşmıştım..https://www.facebook.com/groups/828810300603787/permalink/955543014597181/
 
Fazla uzatmayalım;
Özetle: İlacı veya yaklaşımı planlamadan önce ; elimizdeki verilerin (hasta ve hasta yakınının) analizini iyi yapmak gerektiğini düşünüyorum.Bizim mesleğin SANAT kısmı burası ,yani tanı -tedavi değişmiyor farkında iseniz,sadece sunuş tarzında bilip kendimizi geliştirir isek ,bu meslek çok kutsal ve size haz verecektir.Yemekle ilgili bir metafor vardır.Yemekte 3 şey önemli malzeme kalitesi+yemeğin yapılış tarzı +sunum.Lop et şekli ile pişirirsiniz,kaliteli ettir,güzel yaparsınız ancak sunuma dikkat etmezseniz insan memnun olmaz,etrafını domates biberle sarıp küçücük bir et parçası ile çok memnun da edebilirsiniz.(şuan meşhur Nusr-et in yaptığı bu farkında iseniz sunum…!!)İnsana hizmette bu noktaya dikkat etmekte fayda var diye düşünüyorum ,sadece tıp alanı değil her alanda..Bakış açınıza bir nebze faydası olur diye umar,İyi çalışmalar dilerim

Burak Ölmez

Büyük Türk hakanı Atilla; "Atımın nalındaki bir çivi düşseydi, bu büyük ülke olmazdı!" demiş. "Ama nasıl olur?" demişler. "Bir çivi bir ülkeyi nasıl kurtarır?" Atilla cevap vermiş; "Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu da koca bir ülkeyi kurtarır" (teşbihte hata olmasın) bir "tüyo" bazen bir "hayat"kurtarabilir felsefesinde bir insan,bir hekim..
Başa dön tuşu