ÖĞRETİCİ GÜZEL BİR VAKA
53 yaşında erkek hasta hastanemiz acil servisine yeni başlayan baş dönmesi ve halsizlik şikayetleriyle başvurdu. Hastanın yapılan fizik bakısında bilinci açık, genel durumu iyi tansiyon arteriyel: 80/60mm/Hg ,nabız: 50dk, ateş: 36,6C,kan şekeri 160 idi. Diğer sistem bakılarında ve nörolojik bakısında özellik yok.
Hastanın özgeçmişinde DM ve HT var sadece.Gis kanama açısından bakılan rektal tuşe normal bulaş. Çekilen EKG’sinde Mobitz tip 1 blok saptandı.Bu hastaya esasen yapılacak belki de çok şey vardı ama bulunduğumuz lokasyonun Rize olması dolayısıyla hastaya şu soruyu sorduk:BAL YEDİN Mİ?
Hasta 2 saat önce 2 3 kaşık bal yediğini belirtince sıkça gördüğümüz bir vaka olarak ülkemizde halk arasında deli bal, tutar bal veya acı bal olarak bilinen zehirlenme durumu olarak değerlendirdik.
Alınan kan tetkiklerinde özellik saptanmadı.Hastaya damar yolu açıldı ve 500cc %0,9 NaCl bolus olarak verildikten sonra tansiyon arteriyel 100/60 mm/Hg olarak ölçüldü. Daha sonra hasta EKG ve tansiyon takibi amacıyla acil serviste gözleme alındı.
Gözlemde yapılan takiplerinin yaklaşık 8. Saatinde, tansiyon takiplerinde problem olmayan ve EKG bulguları normal seyreden hasta taburcu edildi.
Sizlere tavsiyem Doğu Karadenizde yaşayanların belki hemen aklına geliyor ama böyle semptomlarla gelen hastalarınızın Flash tv’den 6 kutu bal 10 lira reklamından yararlanmış olabileceğini düşünün
DELİBAL HAKKINDA KAYNAKLARDAN KISA BİLGİLENDİRME
İlk kez MÖ 401 yılında, Atinalı tarihçi ve ordu komutanı Olan Xenephon tarafından tanımlanan deli bal zehirlenmesine ülkemizde en sık Doğu Karadeniz bölgesinde rastlanır ve zehirlenmeye Rhododendron familyasına ait bitkilerden grayanotoksin içeren türler sebep olur.
Gyranotoksin 3 alt gruptan oluşmaktadır. Bu toksinlerden Grayanotoksin 1 ve 2 zehirlenmenin asıl sebebidir. Bu 2 alt grup hücre membranlarındaki sodyum kanal geçirgenligini artırır ve nervus vagusu innerve eder. Hücre zarında sodyum geçirgenliğinin artmasıyla repolarizasyon inhibe olur ve hücre membranı depolarizasyon süresi uzar.
Sürekli depolarizasyon hali aksiyon potansiyelini azaltır ve sinus nodu disfonksiyonuna yol açar. Zehirlenme genellikle bu toksini içeren ballarla gelişse de bitkinin toksin içeren nektarının, çiçeklerinin ve yapraklarının yenilmesi de zehirlenmeye sebep olur. Bu bitkinin yapraklarını yiyen çiftlik hayvanlarında da zehirlenme belirtileri görüldüğü için halk arasında bu bitkiye dana katili, kuzu katili gibi yerel isimlerde verilmektedir.
Doğu Karadeniz bölgesinde gastrit, mide ülseri, kabızlık gibi mide-bağırsak rahatsızlıklarında, hipertansiyonda, koroner kalp hastalığında ve seksüel gücü artırdığına inanıldığından iktidarsızlıkta kullanılan bu balın tüketilmesi başta bu bölgede olmak üzere ülkemizdeki besin zehirlenmelerinin sebeplerinden birini oluşturur .
1996 yılında yurt dışında yaşayan ve Karadeniz’den getirdiği balı yedikten 1 saat sonra ani gelişen vertigo ve göğüste baskı hissi ile Medizinische Kliniğe başvuran 49 yaşındaki Türk hastada bradikardi (38/ dk) ve hipotansiyon olduğu tespit edilip atropin tedavisi sonrası normale döndüğü bildirilmiştir.
Bu da bu balın her ne kadar genelde Karadeniz’de elde ediliyor olsa da dünyanın her yerinde yenilebilecek ticari bir besin olduğunu göstermektedir!!!
Bala bağlı zehirlenmelerde toksik dozun ne kadar olduğu net olarak bilinmemesine rağmen daha önce yapılan çalışmalar bir çay kaşığı balın dahi intoksikasyon yapabileceğini göstermiştir!! Zehirlenmeye ait semptom ve bulguların şiddeti doza bağlı olarak artar ve bu semptomların hemen tamamı ilk 24 saat içinde normale döner.
Düşük dozlarla olan zehirlenmeler de kalp üzerine olan kolinerjik etkiler ön plandayken, yüksek dozlarda sürrenal medullada epinefrine bağlı etkileri ön plana çıkar. En sık görülen etkileri %90 ile bradiaritmiler ve hipotansiyondur.
Balın meydana getirdiği semptomlarla alakalı çok sayıda kardiyak semptom ve olgu mevcuttur.