Laboratuvar TestleriPratik Bilgiler

#00186# Tam İdrar Tahlili Değerlendirmesi

Tam idrar tahlili ve yapılabiliyor ise(laborant var ise veya siz bakabiliyor iseniz) mikroskobisi,metabolik durum (diyabet,dehidratasyon durumu,enfeksiyon gibi)değerlendirmesi ve idrarı üreten-ileten organ patolojileri(böbrek,üreter,mesane,üretra gibi) birçok açıdan tanı veya ekartasyon açısından önemli bir parametre.Grubumuz acil hekimine tüyolar önceliğinde yazmamla beraber,bu “basit TİT” gibi görülebilen laboratuar yöntemi çok işimize yarayacaktır.Alt kısımda detayları ile derlenmiş idrar değerlendirme yazısını da okumanızı öneririm.Ben de hazırlarken çoğu şeyi hatırladım veya yeni öğrendim.(örn: kaptoril kullananlarda striple bakılan idrarda eritrosit yanlış negatif olabilir gibi).Künt teorik bilginin okunmasının zor geldiğinin farkındayım,karşısında birisinin oturuyormuş gibi anlatılmasının daha kalıcı olacağını da biliyorum.Acilde çalışan arkadaşların hızlı tanı tedaviye alıştığından çarçabuk bakıp geçmek-değerlendirmek “zorunda ” olduğunun da farkındayım.Ancak yine de teorik üzerine işlenen bir proçes beyin sentez-değerlendirme durumu.Teorik bilgiyi temele koymanız ve bol bol okumanızı öneririm.O yüzden isteyelim bakalım “rutinleri” kısmından önce hastanın kliniği ile akılda birkaç ayırıcı tanı mutlaka olmalı.Radyolojide “insidental” denen rastlantısal (örneğin safra kesesine bakarken karaciğerde yakalanan kist gibi) tahlillerden de yakaladığınız durumlar olası,ancak öyle çok çok durumlar olmuyor.Mesleğin başında tabiki bizlerde “rutinler” üzerinden gözden kaçırmayalım veya insidental tanılar koyduğumuz oldu,halen de oluyor.Özetle edebiyatı fazla uzatmadan klinik herşeyin başı,bir hastadan TİT istediğimizde;kadın olması (adetli olabilmesi olasılığı dismenore ile gelen hastada örneğin)” isteyelim rutin +TİT “demeden önce düşünmekte fayda var.Şimdi idrar tahlili biz hekimler açısından biristem formuna bir tik atma veya order verilerek ,hastayada idrar ver denilerek yollanan, sonucu ekrandan bakılan bir tahlil.İdrarı yap da bir göreyim durumu hastanın tarifi var ise mutlaka yapılmalı,(yoksa laborantın görüşü ve değerlendirmesine güvenmek zorundasınız) yani hasta hocam idrarım kırmızı renkte diyor ise idrar kabını yaptıktan ve tetkiğe gitmeden kontrol etmekte fayda var ,pıhtılı şekilde gördüğümüz ağrısız makroskobik hematüri mesane kanseri “öntanısını” bile koyabileceğiniz duruma dönüşür. Fiziksel görünüm bu açıdan önemli bir örnek vermek gerekirse,2.olarak koku daha çok pediatride önemli olan spesifik koku tipleri metabolik hastalıklarda önemli olabilir.Çok pratikte idrar kabından koklayan hekim görmedim.Genelde bez koklanabilir.Akılda olsun.3.olarak da idrar miktarı.”Bana idrar çıkışını söyle sana böbrek fonksiyonları hakkında yorum yapayım şekli” ile uydurulmuş bir atasözü geldi aklıma ,klinik açıdan çok önemli bildiğiniz üzere.Genellikle sonda ile daha spesifik ve objektif takip yapıyoruz.TİT konusunda çok değinmeyelim geçelim.1.Fiziksel özellikler genel itibarı ile bu şekilde bu kısım tetkik sonucunda Renk-görünüm kısmına laborant arkadaşın yorumu ile yazılır.Bizim genelde  değerlendirme kısmı olarak baktığımız kısım 2-kimyasal analiz kısmı.Burada girişte vurguladığımız “klinik” ön plana çıkıyor veya klinikten bilginin üzerine destek veya ekartasyon açısından kontrol ediyoruz.Dansite ile başlayalım.Aklıma farmakoloji hocamızın muhabbet arası söylediği söz geldi.Soruyorlar “ne kadar su içmeliyiz ?” diye ,baksın idrarına koyu geliyorsa su içmeyi bollaştırsın,çok açılıyorsa azaltsın 🙂 vucut matematiği aslında bu kadar kolay bir bakıma.Dansite dehidrate kişilerde bildiğiniz üzere yükselir.Pediatrik hastalarda  pratikte hidrasyon ihtiyacını kliniğe ek olarak TİT de baktığımız keton la beraber dansite durumudur.Dansitesi artmış+ ketonu (başka bir nedenden yükselmeyen-bakınız alttaki yazı) yüksek hastalar ,kliniğinde de dehidrate (turgor tonus vs )destekli ise hidrasyonu hakeder.Dansitenin çok  azalması tek başına acil hekimi açısından pratikte bir şey katmaz,klinik ek bulgular var ise ileri araştırma için dahiliyeye yönlendirirlir.çünkü belkide sadece bol su içmiş birisidir.Dansiteden sonra baktığımız Ph durumu,bir çok durumdan etkilenebilir(diyet gibi)acil açısından gösterge olarak “toksikasyonlarda ” faydası olur.İdrarı alkali veya asidik hale getirme açısından (yazı gereksiz uzamasın diye alt kısımdaki derlemeye gözatınız) ,Protein kısmı çok önemli,gebe hastada preeklampsi-eklampsi açısından,nefrotik sendrom,diyabetik nefropati vb önemli hastalıklarda yükselebileceği gibi enfeksiyona ek olarak hemoglobinle birlikte “geçici” olarak pozitif çıkabilir.Hastalık sonrası kontrol edilmesi de gerekir ayrım için.Glukoz bildiğiniz üzere “regüle olmayan ” şeker hastalarında veya yeni tanı dm hastalarında kan glukozu 180 nin üzerine çıktığında TİT de görülmeye başlar.Demekki kan tetkiki alınamayan yerlerde “yeni tanı “açısından basit bir TİT tetkiki “bakış açısı ” sağlayabilir.Billüribin ve ürobilinojen kliniğe ek destek olabilen tetkikler “insidental olarak yüksek bulmanız ” hastalık tanısı açısından pek fayda sağlamıyor.Keton; diyabet komplikasyonu ve dehidratasyon derece belirleme açısından pratikte “hızlı” görüş açısı sağlar.Nitrit ve lökosit esteraz(striplerde) enfeksiyon açısından gösterge bildiğiniz üzere.3.olarak aslında kimyasal bölümle beraber en sık baktığımız; İdrar mikroskobisi var ise eritrosit sayısı; (adet durumu bayanlarda sorgulanmalı yüksek sayıda çıkar ise)enfeksiyon da da yükselebildiği gibi ,bariz seviyede yükselmeler her alanda >5 in üzerinde görülüyor ise hastalık sonrası kontrol ,sebat ediyorsa ileri inceleme için yönlendirmek gerekir.Acilde KVAH pozitif hastada birde hematüri gördük mi tamamdır senin böbrek taşı olabilir (erkek hastada)ön tanısını koydurur.Farketti iseniz “ön tanı” tabiki.Acil serviste “meraklı hasta ve hasta yakınının gözleri “ön tanı ” koyduğunuz da bile farkeder.Önemli yani:)  Her alanda >5 eritrositten fazla görünmesi mikroskobik hematüri olarak tariflenir.(ki muhtemelen TİT de çok sık görüyorsunuz) Beraberinde protein yüksekliği de mevcut ise böbrek orjinli bir durum ön plana gelmeli.(uzatmayalım kontrol ve yönlendirme gerekir,böbrek kaynaklı malign bir neden dahi olabilir nedeni,günümüzde az görünsede tbc bile yapabilir örneğin)(enfeksiyon vb ek durum yok ise)Lökosit; 3-5 (üj-bej) akılda kalıcı oluyor.Erkekde 3 ,kadında 5 lökositten fazla görünmesi(PİYÜRİ dedirtitr) enfeksiyon lehine bir durumdur(üst kısma ek olarak,nitrit -lökosit esteraz vs ),(NOT: idrar yolu enfeksiyonları ile ilgili yazımıza gözatabilirsiniz TIKLAYINIZ) Son olarak maya ve epitel görünümü ; kadın hasta ise idrarın kontaminasyonu aklıla glmekle birlikte ; hastanın “söyleyemeyebileceği ” bir tanıya da yardımcı olabilir.Akıntı şikayetinizz var mı? denerek doğrulatılabilir,ampririk tedavi başlanabilir.TİT den vaginit tanısı bile koyabilirsiniz(mikroskobiniz var ise) Yazıyı uzatmadan Mikroskobik açıdan ve diğer pratik püf noktalar açısından yazının devamındaki(Algoritma TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ)algoritmalara göz atınız.Yorum kısmına düzeltme-ek bilgi açısından katkılarınızı bekliyoruz .İyi çalışmalar dilerim

 

Değerlendirmede dikkat edilecek hususlar
Kadın hastalarda menstrüasyon döneminde, hemen öncesinde
veya sonrasında idrar incelemesi uygun değildir.
Örnek toplama işlemi öncesinde ağır fiziksel aktivite yapılmamış
olması gerekir. Çünkü fiziksel aktivite herhangi
bir hastalıkla ilişkili olmayan geçici hematüri ve silendirü-
ri/proteinüri gibi bulgulara yol açabilir.
Örnekler toplandıktan sonra ortalama 1 saat içinde incelenmelidir.
*Ateş ya da karın ağrısı ile gelen hastada sınırda lökosit
yükseklikleri (örn; WBC sayısı 5-6) hemen idrar yolu enfeksiyonu
olarak değerlendirilmemelidir. Kontaminasyon
dışında yüksek ateş ve akut batın patolojilerinde lökositler
üriner sisteme ekstravaze olabilir ve idrar yolu enfeksiyonu
olmadan sınırda lökosit yüksekliği yapabilir. Sınırda
yükseklikler enfeksiyonun diğer laboratuvar bulguları
(CRP yüksekliği, hemogramda lökositoz veya kültür pozitifliği
gibi) ve klinik bulgularla birilikte değerlendirilmelidir.
Kritik (Panik) değer; Stripte glukoz pozitifliğne eşlik eden
keton pozitifliği

 

**İdrarın % 95’ini su, kalan %5’lik kısmını ise gıda ve metabolizma sonucu oluşan çözünmeyen artıklar oluşturur (1). Bu artıkların analizi adeta böbrek biyopsisi gibi, böbrek fonksiyonu hakkında çok önemli bilgiler verir.

**İdeal olanı oda sıcaklığında 30 dakika içinde analiz yapmaktır. Ancak 2 saat içinde mutlaka bakılmalıdır. Çalışılamıyorsa +4 C de 6-8 saat saklanabilir. Ancak analizden önce oda sıcaklığına getirilmelidir

İdrar tetkiki niçin yapılır?
1- Genel sağlık değerlendirmesi
2-Böbrek ve üriner sistem hastalık tanısı
3- Böbreği etkileyen sistemikhastalıkların tanısı
4- Diyabetik hasta takibi
5-Uygunsuz ilaç kullanımı (steroid,aminoglikozit, sulfonamid)

İdrar örneği toplama
* Sabah ilk idrar (en sıklıkla yapılan)(Rutin idrar analizi için tercih edilen en konsantre ve asidik idrardır. Özellikle hücrelerin değerlendirilmesi, nitrit, protein ve bilirubin tayini için uygundur)
* Rastgele idrar alınması (acil durumlarda)
* Temiz orta akım idrarı (idrar kültürü için)

**Tam idrar analizi kavramı içinde idrarın fiziksel incelenmesi, kimyasal incelenmesi ve mikroskopik incelenmesi olmak üzere 3 kısım vardır.

1. İDRARIN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

İdrar rengi
Normal idrarın rengi sarının tonları şeklinde olabilir. Günlük çıkarılan idrar arttıkça rengi açılır. Konsantre idrar daha koyu, dilüe idrar ise daha açık renklidir.

*Sarı tonları haricinde patolojik olarak eritrosit veya hemoglobinden dolayı kırmızı, miyoglobinden dolayı kırmızı-kahverengi renkte, melaninden dolayı siyah renkte görülebilir.

*İdrarda köpük beyaz ve az miktarda ise normal; beyaz ve büyük oranda ise protein; sarı ve büyük oranda ise
bilirubin varlığına işaret eder.

İdrarın berrak olması Normal idrar berraktır. Ancak üratlar, fosfatlar, karbonatlar, oksalatlar, radyografik
maddeler, mukus, squamoz epitel hücreleri, spermatozoa, prostat sıvısı, fekal kontaminasyon, krem ve pudra bulaşması gibi durumlarda idrar bulanık olabilir . Ayrıca idrarda patolojik olarak eritrosit, lökosit, mikroorganizma, renal epitel hücresi, lipid ve taş gibi maddelerin bulunması da idrarı bulanıklaştırır.

İdrarın kokusu
**İdrarın kendine has bir kokusu vardır. Meyve kokusu Diabetes Mellitus’u; terli ayak kokusu izovalerik asidemi ve glutarik asidemiyi; karamela kokusu dallı zincirli amino asitler ve α- keto asitlerinin arttığı akçaağaç şurubu idrar
hastalığını; fare idrarı kokusu fenilketonüriyi ve ekşime kokusu tirozinemiyi akla getirmelidir.

İdrar Volümü
Yenidoğan: 30-60 ml/24 saat, erişkin: 600-1800ml/24 saat idrar çıkarır .

İdrar miktarı
>2500 ml/24 saat ise poliüri;

50-400 ml/24 saat ise oligüri ve

<50 ml/24 saat ise anüri olarakadlandırılır. (4,5,7).

Diüretik ilaçlar, kafein,alkol, İ.V sıvı verilmesi, fazla protein ve tuz alımı poliüri nedenleri arasındadır.
Dehidratasyon, renal iskemi, toksik ajanlar, cıva biklorid, bilateral hidronefroz ve prostatik  hiperplazi oligüriye neden olur.

 

2. İDRARIN KİMYASAL ÖZELLİKLERİ

İdrarın kimyasal analizi rutin laboratuvarlarda genellikle reaktif emdirilmiş pedler içeren idrar stripleri ile yapılmaktadır. Bu stripler dansite, pH, protein, nitrit, glikoz, bilirubin, ürobilinojen, keton, kan ve lökosit
esteraz için reaktif pedlerini içerir (Resim 1).

Dansite-özgül ağırlık
Bir çözeltide birim hacimdeki solütlerin (NaCl, Sulfat, Fosfat, K, Cl) ölçümüdür. Birim hacimdeki idrarın dansitesinin, sabit sıcaklıkta eşit hacimdeki distile suyun birim hacimdeki dansitesine oranıdır. Normalde 1002-1025
(1015-1025) arasındadır . Böbreğin idrarı konsantre etme yeteneğini gösterir.
İdrarda protein ve keton cisimlerinin varlığında ve de dehidratasyonda idrar dansitesi artar. Diabetes Incipitus, renal yetmezlik, hiperkalsemi ve hipokalemi düşük dansiteye neden olabilir.

pH
Normal diyetle beslenen yetişkin bir insanın idrar pH’sı 5-6 civarındadır. Normal idrar pH’sı 4.8-7.4 arasında değişebilir .

pH’ın ölçülmesi; böbrek enfeksiyonları, taşları ve bazı ilaçların etkilerinin izlenmesi için gereklidir.

2 saatten fazla bekletilen idrarda amonyak oluşumu sonucu pH artar. Asidik komşu pedlerden bulaş da düşük pH’a yol açabilir.

*Proteinden zengin beslenme, uyku, metabolik asidoz, respiratuar asidoz, diyare ve  dehidratasyon asidik idrar oluşumuna neden olan faktörlerdir.

*Bikarbonat alınımı, meyve ve sebzelerle tek taraflı beslenme, üriner enfeksiyon, metabolik alkaloz, respiratuvar alkaloz, renal hastalık (renal tubuler asidoz) gibi nedenler de bazik idrar oluşumuna neden olabilir .

Protein
Normal idrarda <150 mg/gün veya <10 mg/dl protein bulunur . Proteinüri ya glomerül geçirgenliğinin artması ya da tübüllerden geri emilimin azalması sonucu olur.
**Kas egzersizi, gebelik, ortostatik proteinüri gibi fizyolojik; ateş, renal hipoksi, hipertansiyon, glumerulonefrit, nefrotik sendrom, böbrek tümörü ve enfeksiyonu, sistit, üretrit, prostatit ve kontaminasyon gibi patolojik nedenlerden dolayı proteinüri görülebilir.

*Strip özellikle albümine hassas olduğu için albümin dışı proteinlerin varlığında yanlış negatif sonuçlar ortaya çıkar.

Nitrit
Gram negatif bakterilerin nitratı nitrite indirgemesiyle oluşur. Sabah ilk idrar veya spot bakılacaksa en az 4 saat mesanede beklemiş idrar olmalıdır.

Glukoz
Kan glukoz düzeyi 180-200 mg/dl (renal eşik)’den fazla ise glukoz renal tübüllerden emilemez ve idrarla atılır. Normal idrarda <15 mg/dl glukoz bulunabilir.

Bilirübin
Kanda bulunan indirekt bilirübin böbrekte glomerüler bariyeri geçemezken karaciğerde glukuronik asitle konjuge edilen bilirübin idrara geçebilmektedir. Yetişkin insanın idrarında bilirübin tespit edilemez. Ancak hassas
yöntemlerle idrarda <0.2 mg/dl bilirubin bulunabilir .

Ürobilinojen
Bakteriler tarafından barsakta oluşturulur ve sterkobilinojene çevrilerek dışkıyla atılır. Bir kısmı karaciğere geri döner ancak buradan tekrar barsağa atılır. %99’u fecesle atılır.

İdrarla atılan ürobilinojen <1 mg/dl’dir . İdrar ürobilinojen düzeyleri 24 saatlik, 2 saatlik veya spot örneklerde çalışılabilir. 2 saatlik idrar örnekleri öğleden sonra saat 13-15 veya 14-16 arasında toplanmalıdır. Çünkü ürobilinojen konsantrasyonları bu saatlerde en yüksek düzeylere ulaşmaktadır.

SSulfonamidler, p-aminosalisilik asit metabolitleri, prokain, 5-HİAA, metildopa, riboflavin, nitrofurantoin kullanılması ve testin oda sıcaklığında yapılmaması yanlış pozitif sonuçlara neden olabilir.

Keton
Yağ asidi ve yağ metabolizması sonucunda oluşan ketonlar , β hidroksi bütirik asit (%78), asetoasetik asit (%20) ve aseton (%2)dur (8,14).
Çoğu keton testleri sadece asetoasetik asiti ölçer.
Sağlıklı kişilerin idrarında önemsiz miktarlarda bulunur.

**Açlık, Diabetes Mellitus (DM), dehidratasyon, yüksek ateş, kusma, diyare, ağır karaciğer hastalığı gibi durumlarda idrarda keton cisimleri artar.

Bekletilmiş idrar yanlış negatif; fitalein içeren bileşikler, fenil ketonlar, 8- hidroksikinolinin varlığı, yüksek özgül ağırlık,L-DOPA metabolitleri ve sülfhidril grubu içeren bileşikler ise yanlış pozitif sonuçlara neden olur
(8,14).

Kan
İdrarda striple kan analizi eritrosit, hemoglobin veya miyoglobin varlığını gösterir.Yani her üçüyle de pozitif reaksiyon verir.
Eritrositler, özgül ağırlığı düşük veya alkali idrarda hızla parçalanırlar. Sedimentte eritrositlerin görülememesi hematüri olmadığı anlamına gelmez. Bu yüzden idrar hem striple ve hem de mikroskopik olarak analiz edilmelidir.

Testlerde; eritrosit, hemoglobin ve myoglobin hem-peroksidaz reaksiyonu verir.
Klorak gibi güçlü okside edici ajanlar peroksidaz olmadan kromojeni okside eder. İdrar yolu enfeksiyonunda bakteriyel peroksidaz aktivitesi yanlış pozitif sonuçlara neden olur. Ayrıca mensturasyon da yanlış pozitif sonuçlara neden olabilir.

Askorbik asit yüksekse, idrar iyi karışmamışsa, yüksek tuz konsantrasyonuna bağlı olarak özgül ağırlık artmışsa veya protein düzeyi yüksek ise eritrositlerin parçalanması gecikebilir. Koruyucu olarak formalin kullanılması, kaptopril ile hipertansiyon tedavisi de yanlış negatif sonuçlara neden olabilir . Rabdomiyoliz, travmatik kas yaralanması veya ezilmesi, aşırı kas egzersizi, enfeksiyonlar nedeniyle oluşan miyoglobinüri ve hemoliz sonucu oluşan hemoglobinüri de testi pozitif yapar.

Lökosit
Granülositik lökositlerin (nötrofil, eozinofil, bazofil) primer granüllerinde bulunan lökosit esteraz ölçümü ile indirekt olarak lökosit ölçülür. Polimorf nüveli lökositler hızla parçalanırsa idrar sedimentinde görülmeyebilirler. Ama granüllerden esteraz salındığı için lökositler parçalanmış olsa da reaksiyon gerçekleşir. Testin pozitif olması için
her sahada 5–15 lökosit bulunması gerekir . İnflamatuar durumlarda bakteri olmaksızın da lökosit esteraz aktivitesinde artış olabilir.

Trikomonas ve klamidya kültürde negatif sonuç verirken strip testinde kendini gösterir.

Antibiyotikler (sefaleksin, sefalotin, tetrasiklin, gentamisin), glukoz, özgül ağırlık, albümin ve askorbik asit
yüksekliğinde yanlış negatif sonuçlar görülebilir.

3. İDRARIN MİKROSKOBİK İNCELENMESİ
İdrar Sedimentinin Hazırlanması 10 ml idrar karıştırılıp temiz santrifüj tüpüne konulur. 400-450g’ de 3-5 dk santrifüj edilir.

Santrifüjden sonra üstte kalan kısım atılır ve sediment 1 ml supernatan ile tekrar karıştırılır. 1 damla karıştırılmış sediment direkt olarak veya pipetle (20µl) lama damlatılır. X100 büyütmede alan bulunduktan sonra, X400’ de en az 20 alan incelenmelidir. İncelemeye kenar kısımlardan başlanmalıdır. Değerlendirmede dansite, pH ve osmolalite dikkate alınmalıdır .

Dansite arttıkça eritrosit ve lökositler büzüşür, dansite azaldıkça eritrosit ve lökositler şişer, parçalanır, strip ile sonuç pozitif olmasına rağmen mikroskopta görülmeyebilir. pH arttıkça lökosit yaşam süresi kısalır, silindirler azalır, fosfat presipitasyonu artar. Buna karşın pH azaldıkça ürat presipitasyonu artar. % 3’lük asetik asitten 1
damla lamelin kenarına damlatıldığında lökositler daha belirgin olurken eritrositler kaybolur.

 

İdrar Sedimentinde Saptanan Hücreler
Eritrositler
X400 büyütmede her sahada 0-1 eritrosit normaldir . Bazı kaynaklarda da 3 eritrosite kadar normal olduğu bildirilmektedir . Ancak eritrositler idrar dansitesinden ve pH’dan etkilenirler. Alkali pH’da Hb miktarı azalır ve “hayalet hücre” oluşur . %2’lik asetik asit çözeltisinde ise eritrositler erir . Eritrositler, lenfositler, mayalar ve küçük kalsiyum oksalat kristalleri ile karışabilir.

Lökositler
Lökositler, eritrositlerin 2 katı büyüklüğünde, büyük parçalı nükleuslu, sitoplazması granüllü hücrelerdir. İdrarda
lenfositler ve eozinofillerin saptanması tanısal değer taşır. X400’ de her sahada 0–4 lökosit normaldir (>5 piyüri) . Lökositler, alt üriner sistem enfeksiyonunda bakterilerle birlikte; üst üriner sistem enfeksiyonunda ise
bakteri ve proteinlerle birlikte ve silindirlerin içinde bulunabilir. Lenfositler, eritrositlerle karışır. Ancak
hemen hemen tüm hücreyi kaplayan nukleusu ayırt edicidir . Granülosit yapıda olmadığı için striple reaksiyon vermezler. Monositlerin tek, büyük, yuvarlak çekirdekleri ve sitoplazmada azurofilik granülleri vardır. Fagositik olduklarında vakuolleri bulunur. Alkali idrarda deforme olurlar. Beklemiş idrarda granülleri kaybolur.

Epitel Hücreleri
Üretra ve mesane duvarı epiteli sürekli olarak dökülür. Her örnekte 1-2 tane görülebilir. Ateş, kimyasal toksinler, inflamasyon,enfeksiyonlar ve neoplazmlar epitel dökülmesini artırır. Yassı epitel hücreleri küçük santral
nükleus ve az granül içerir. Fazlalığı vajinal ve perineal bulaşları gösterir. Transisyonel epitel hücreleri santral ve periferal 1-2 nukleus ve granüler sitoplazma içerir. Her sahada 1-2 tane görülmesi normaldir; fazlası enfeksiyon ve ilaçlara bağlı olabilir. Renal tübüler epitel hücreleri klinik olarak en önemli epitel hücreleridir. Normalde hiç tespit edilmemesi gerekir . Akut tübüler nekroz, akut intersisyel nefrit ve renal allograft rejeksiyonu gibi durumlarda sayıları artar (20).

Lipidler
Oval yağ cisimcikleri: İçleri yağ damlacıklarıyla dolu böbrek epitel hücreleridir. Boyalarla yağ saptanmaması örnekte yağ bulunmadığını göstermez. İdrarda yağ bulaşlar nedeniyle görülebilir. Patolojik olarak da nefrotik sendrom, kontrolsüz DM, etilen glikol ve Hg zehirlenmelerinde idrarda yağ görülür.

Bakteriler, Mantar ve Parazitler
İdeal şartlarda alınmış normal idrar örneğinde bakteri bulunmaması gerekir. Varsa çoğunlukla hareket halindedirler. Tek başlarına veya kümeleşmiş biçimde görülürler. Gram boyamayla değerlendirilir. Steril alınmış örnekte görülmesi idrar yolu enfeksiyonunu düşündürür. Lökositlerle birlikte bulunabilir. Bakteriüri,
proteinüri, granüler ve bakteri içeren silindirler birlikte görülürse üst üriner sistem enfeksiyonunu düşündürür. Mantarlardan en fazla Candida türü bulunur. Oval biçimli, renksiz, ışığı kırıcı özelliktedirler. Eritrositlerle sıkça karıştırılabilirler.

**İdrar örneğinde en sık görülebilen parazit Trikomonas vaginalis’ dir. Ayrıca E. Vermicularis, Trichuris, Schistosoma, Strongyloides türleri de görülebilir.

Silindirler
Distal tübül ve toplayıcı kanal lümenindeki proteinlerin kümeleşmesi, presipitasyonu sonucu oluşur. Nefron
lümenindeki hücreler, yağ, bakteri, kristaller gibi yapılar, Tamm_Horsfall glikoproteini, plazma proteinleri de silindir yapısına katılabilirler. İdrarda silindir oluşabilmesi için proteinüri, asidik pH, silindir oluşturabilecek
yeterlilikte materyal olmalıdır. Alkali pH’da ve dilüe edilmiş idrarda kaybolurlar. Supravital boyalar, ayırt edilmelerini kolaylaştırır. Sağlıklı bireylerde egzersizden sonra eritrosit, lökosit ve yağ silindirleri görülebilir. Ancak eritrosit içeren silindirler glomerül hasarı, epitel hücre içerenler tübül hasarını, lökosit içerenler ise intersitisyel enflamasyon ve enfeksiyonu düşündürür .

Hyalin silindirler: Sadece Tamm-Horsfall glikoproteini içerirler. Normal sağlıklı kişilerde de bulunabilirler. Zorlu egzersiz sonrası artabilir. Supravital boyalarla soluk pembe renkte boyanır. Genelde asidik ve konsantre idrarda görülür. Alkali pH’da (bekletilmiş idrar) kaybolurlar. Proteinüri şart değildir. Sağlıklı bireylerde egzersizden sonra eritrosit, lökosit ve yağ silindirleri görülebilir.

Eritrosit silindirleri: Eritrositlerin Hb’i azalmıştır. Dismorfik eritrositler bulunabilir. Renal parankimden kanamaya işaret ederler. Glomerüler veya intersitisyel nefrit göstergesidirler. Eritrositler parçalanarak
hemoglobin silindirleri oluşabilir.

Lökosit silindirleri: Çoğunlukla nötrofiller olmak üzere tüm lökositler bulunabilir. Lökositlerin yapısı kolayca bozulur ve granüler silindirlere dönüşürler. Üst üriner sistem akut enfeksiyonları, lupus nefriti ve akut
postinfeksiyoz glomerulonefritlerde lokosit silindirleri görülebilir .

Böbrek tübüler epitel hücre silindirleri
klinik açıdan önemlidir. Akut tübüler nekroz, Hg ve etilen intoksikasyonu veya viral enfeksiyonların belirtisi olabilir .

Mikroorganizma içeren silindirler bakteri, mantarlar vs. içerirler. Genelde üst üriner sistem enfeksiyonunda görülür. Gözlenmesi için ışık mikroskobu yetersizdir. Faz kontrast mikroskop, boyalar ve elektron mikroskobu ile
görülebilirler.
Yalancı Silindirler ise mukus iplikçikleri, yuvarlaklaşmış yassı epitel hücreler, kıl parçaları ve fibriller gibi silindirlerle karışan yapılardır.

Kristaller ve Amorf Yapılar
İdrar sedimentinin organik olmayan kısmını oluştururlar. pH değişiklikleri ile ilgilidir. Böbrek taşlarıyla birlikte, metabolik hastalıklara veya ilaçlara bağlı olarak görülebilirler. Kristallerin tanınabilmeleri için öncelikle idrar pH’sının bilinmesi gereklidir. Kalsiyum oksalat, ürik asit, monosodyum ürat, amorf ürat, sistin, tirozin, lösin, kolesterol, bilirübin, hemosiderin, sulfonamid ve ampisilin’e bağlı kristaller asidik idrada, amorf
fosfat, üçlü fosfat, kalsiyum fosfat, amonyum biürat, kalsiyum karbonat gibi kristal ve amorf yapılar ise bazik idrada görülürler. Kristallerin tek başlarına tanısal anlamları yoktur. Yalnızca sistin kristalleri sistinüri tanısında önemlidir.

KİTAPÇIK TAMAMI: TIKLAYINIZ

 

KAYNAK: TIKLAYINIZ

Burak Ölmez

Büyük Türk hakanı Atilla; "Atımın nalındaki bir çivi düşseydi, bu büyük ülke olmazdı!" demiş. "Ama nasıl olur?" demişler. "Bir çivi bir ülkeyi nasıl kurtarır?" Atilla cevap vermiş; "Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu da koca bir ülkeyi kurtarır" (teşbihte hata olmasın) bir "tüyo" bazen bir "hayat"kurtarabilir felsefesinde bir insan,bir hekim..
Başa dön tuşu